VE KIYMETİNİ BİLMEZSENİZ SİZE GÜCENEBİLİR... ASLINDA HER GÜN BİR HEDİYE, ALDIĞIMIZ HER NEFES, ATTIĞIMIZ HER ADIM, DÜŞÜNEBİLDİĞİMİZ HER AN. İÇİNİZDEKİ HER ZERRE SEVGİYİ DIŞARIYA VERİN. SARIN SARMALAYIN HAYATI, DOSTLARI, ARKADAŞLARI, İNSANLARI, HAYVANLARI, ÇİÇEKLERİ, OTLARI. KOKLAYIN HAVAYI VE GÜLÜMSEYİN. GÜÇ SEVGİDEN GELİYOR İNANIN BANA. GÜCÜNÜZE GÜÇ KATAN HERŞEYE 'EVET' DEYİN BİR AN BİLE DÜŞÜNMEDEN. HAYALLERİNİZDEN SAKIN VAZGEÇMEYİN VE KENDİNİZE GERÇEKTEN İYİ BAKIN…
31 Temmuz 2011 Pazar
25 Temmuz 2011 Pazartesi
Şimdi siyah üzüm,böğürtlen,ahududu,yabanmersini mevsimi - kaçırmayın!
- Bu meyveleri iki günden fazla bekletmeden ve taze olarak tüketmeye özen gösterin.
- Böğürtlende ki antioksidanlar ve renk veren maddeler bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve kanser türlerine karşı koruyucu etki taşıyor.
- Ahududu vücudumuzda ki zehirli maddeleri (toksin maddeleri) dışarı atar, kanı temizler ve dinçlik verir.
- Yaban mersini (mavi yemiş) damarlar üzerinde etkilidir.
23 Temmuz 2011 Cumartesi
21 Temmuz 2011 Perşembe
Adam yürekli bir adam... Kamer Akdülgeryan
Bir kitap yazdı Kamer. Gerçekleştirmeyi en çok istediği hayallerinden biri olduğunu çok iyi biliyorum çünkü onu ilk tanıdığım zaman bile elinde küçük not kağıtları ya da peçete vardı, sabah gün doğana kadar hem müzik yapar, hem yazardı...
Tesadüf değildi bizim tanışmamız çünkü tesadüflere inanmayacak kadar 'ağır' ikizler burcuyduk ikimizde:)
Kamer ikizler burcu olmakla övünür hatta!
O adam gibi sever, adam gibi kızar, adam gibi bakar hayata...
Geçen gün sabah erken hastaneye giderken, kitabında yazdığı bir kelimeyi düşünüyordum... aradan bir kaç dakika geçmeden sokakta yürürken karşımda buldum Kamer'i... birden yoluma çıkmıştı.
'... O insanın mutsuzluğunu kendi içinde hissedip, mutsuz olan ruhunun paslanmış ibresini, karşındakini mutlu etme pahasına, o anlık, gacırdaya gacırdaya, mutluluğa çevirmenin ruhuna nasıl bir ağrı verdiğini biliyormusun?
Resmen kan gelir ruhundan...
Hadi şimdi sen her zaman yaptığın gibi yaslan arkana rahat koltuğunda...
Al kağıdı, kalemi de eline...
At üst üste bacaklarını da...
Yaz bakalım kan kaybını durduracak bir ilaç, ruhuma..'
İçimde ki O...Çocuğu kitabından alıntıdır. (sayfa 124-125)
Biraz bekle, hele bir kendimi toparlayayım Anna Vissi çalacaksın bana...To Poli Poli !!!
Bu arada sen yollarıma çıkmaya devam et çünkü lazımsın bana bu kadar yüreksizin arasında.
19 Temmuz 2011 Salı
Bağışlarımızı Lösev'e teslim ettim - Lösemili Çocuklar Evi
Bu fotoğrafı sokaktan çektim...
O ağaçlar büyüsün de bahçedeki gölgeleriyle çocukların içlerini ferahlatsın diye...
'Yarın' geldiğinde ağaçların gölgesinden başka HİÇBİRŞEY onlara gölge etmesin diye.
Bağışların toplanmasında bana yardım eden herkese tekrar teşekkür ederim.
Yola devam arkadaşlar...
18 Temmuz 2011 Pazartesi
Poyraz estiğinde de oluruna bırakmak!
Poyraz sert eser, üşütür, yeri geldiğinde kırar döker herşeyi.
Ben severim Poyraz'ı.
Kendine getirir insanı, şöyle bir silkeler ama sağlam tutar kafayı.
'Kafa nereye biz oraya gideriz' diyerek yaşamanın doğruluğunu hatırlatır bize. Olacak nasılsa olur, er ya da geç...
Ben severim Poyraz'ı.
Kendine getirir insanı, şöyle bir silkeler ama sağlam tutar kafayı.
'Kafa nereye biz oraya gideriz' diyerek yaşamanın doğruluğunu hatırlatır bize. Olacak nasılsa olur, er ya da geç...
'Hayat' dediğim hediyenin kıymetini daha iyi anlamak için, Poyraz estiğinde de herşeyi oluruna bırakmayı öğrendim bütün bu serüven boyunca. Bir şeyleri sindirerek öğrenmek için, o yoldan yürümek gerek illa ki... Öyle uzaktan gazel atmakla olmuyor.
Değişmeyen tek bir şey var; her ne olursa olsun her sabah gün doğuyor ve her akşam batıyor. Hiç durmadan, ara vermeden.
Bu yüzden diyorum ki, kafa nereye giderse ben de oraya...
Kurcalamadan 'hayat'ı kendi haline bırakmak.
Ne olacaksa zaten oluyor, olmayacaksa olmuyor.
Esas mesele, rüzgar sert estiğinde de herşeyi oluruna bırakabilmek...
'Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş' misali... :)
17 Temmuz 2011 Pazar
Lösev'e - 2.el bağışları teslim etmeye gidiyorum - 18 Temmuz 2011
Yarın topladığımız bağışları Lösev'e teslim etmeye gidiyorum.
Sevgili dostlarım; Füsun'a, Selin'e ve Bengü'ye, kardeşim Aslı'ya, kızının eşyalarını kargoyla kapıma kadar gönderen Lale hanıma, anneme ve babama bu yolda bana eşlik ettikleri için, sabırla her soruma cevap verip, konu ile yakından ilgilendiği için Şivenaz Ülkü'ye teşekkür ederim.
Bu yol uzun bir yol...
Ahu Hanım günaydın
Levent’teki ofisimizi 3.Levent’teki Lösemili Çocuklar Evimize taşıyacağımızdan, sizi 18 Temmuz Pazartesi günü Lösemili Çocuklar Evimize davet etmek isteriz.
Görüşmek üzere,
Şivenaz ÜLKÜ
Halkla İlişkiler
SEN DE KANSERE DUR DE!
13 Temmuz 2011 Çarşamba
Aşkla, inançla ve 'hayat' ile...
Nelere şahit oldu gözlerim, neler duydum da sustum...
Eğer 'sen' olmasaydın, hayatın yakasını ne kadar tutar, geriye doğru silkeler ve 'kendine gel!' diye bağırırdım bilmiyorum...
Köklerin ne kadar sağlamsa sen de o kadar sağlam tutunuyorsun toprağa, büyüyorsun...
bütün duygular yarış içindeyken hep sevgi kazanıyor ama bir üstünlüğü var 'acı'nın...
bütün duygular yarış içindeyken hep sevgi kazanıyor ama bir üstünlüğü var 'acı'nın...
Acı büyütüyor bizi, acı başkalaştırıyor içimizi, acı dallandırıyor ruhumuzda ki kökleri,acı pekiştiriyor insanlığımızı.
Eğer 'sen' olmasaydın, kim durduğum yerden çeker ve kaldırırdı beni bilmiyorum...
Aşkla, inançla, - dışarda - ki hayata kardeş - içimde- ki 'hayat' ile...
yola devam.
7 Temmuz 2011 Perşembe
Siyah üzüm mevsimi geliyor - Bağbozumu Ağustos'ta başlıyor
Bağbozumu Ağustos'ta başlıyor. Diğer sebze ve meyveler gibi mevsiminde yenmesi önerilen siyah üzümü çekirdeği ile birlikte yemek çok önemli çünkü üzüm çekirdeği en güçlü antioksidandır.
Antioksidan etkisi ile kansere karşı koruyucudur. Üzüm kabuğunda ki etken madde resveratrol, çekirdeğinde bulunan diğer bir madde ise kuarsetin dir.
Bu Ağustos'tan başlayarak bol bol siyah üzüm tüketin.
(İnternet üzerinde bununla ilgili bir çok kaynak ve doğruluğu kanıtlanmış deneylerle ilgili bilgi var.)
6 Temmuz 2011 Çarşamba
ANTİOKSİDAN NEDİR? NİYE ÖNEMLİDİR?
Koyu renkli meyve ve sebzeler daha çok antioksidan madde içeriyorlar |
Antioksidan veya yükseltgeme önleyici, yağların otoksidasyonunu yavaşlatan madde. Canlılarda, kimyasal süreçler (prosesler), özellikle oksitlenme, serbest radikallerin oluşmasına neden olur. Yüksek derecede reaktif olan serbest radikaller farklı moleküller ile kolayca reaksiyona girebilir ve böylece hücrelere, canlıya zarar verebilir. Antioksidanlar serbest radikallerle reaksiyona girerek (onlarla bağ kurarak) hücrelere zarar vermelerini önler. Bu özellikleriyle hücrelerin anomalileşme, ve sonuç olarak tümör oluşturma risklerini azalttıkları gibi, hücre yıkımını da azalttıkları için, daha sağlıklı ve yaşlılık etkilerinin minimum olduğu bir hayat yaşama şansını yükseltir. (Vikipedi'den alıntıdır.)
ŞEKER'E HAYIR AMA % 80 (VE FAZLASI) KAKAO İÇEREN SİYAH ÇİKOLATA'YA EVET
Siyah çikolatanın kanseri önlediğine dair herhangi bir çalışma henüz yapılmadı.
Sağlıklı çikolatanın içinde bulunan flavanoidler, flavanol ve antioksidanlar sayesinde kanserden korunmada etkili olduğu biliniyor ama bilimsel olarak doğruluğu kanıtlanmış herhangi bir araştırma yok.
Kakao oranı (%80 ve fazlası) ne kadar yüksek ise çikolata o kadar faydalı oluyor. Çikolatanın içindeki süt miktarı artıkça, kakao miktarı ve dolayısı ile antioksidan miktarı da azalıyor. Afiyet olsun.
3 Temmuz 2011 Pazar
Antikanserojen: Kansere karşı bizi koruyan sebzeler
Sarmısak - Soğan: Deneysel olarak oluşturulan kanserlerin oluşumunu engelledikleri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Günde 2-3 diş sarmısak mümkünse çiğ tüketilmesi önerilir. Küçük bir boy soğan hem salatalara lezzet katar, hem de bağışıklık sistemini güçlendirir.
Brokoli - Karnabahar - Brüksel lahanası - Lahana: Bu sebzelerin nasıl pişirildiği çok önemli. En ideal pişirme şekli buharda pişirmek. Fazla haşlandıkları zaman besin değerlerini her sebze gibi kaybediyorlar. Bu sebzeleri haftada 3-4 defa tüketmeyi alışkanlık haline getirmenin vücudumuza sağladığı sayısız faydaları var. Bilimsel olarak, bu sebze ailesinin kansere karşı koruyucu etkileri kanıtlandı.
Havuç - Domates - Turp - Enginar:
Bilimadamlarının yaptıkları araştırmalara göre, her gün yenen bir havuç kanser riskini yüzde 50 azaltıyor. Beta karoten ve A vitamini açısından son derece zengin olan havuç, bu özelliği ile kansere sebep olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Bilimadamlarının yaptıkları araştırmalara göre, her gün yenen bir havuç kanser riskini yüzde 50 azaltıyor. Beta karoten ve A vitamini açısından son derece zengin olan havuç, bu özelliği ile kansere sebep olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Enginarın içinde bulunan “silymarin” maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine de işaret
eden araştırmacılar, ayrıca “silymarin” maddesinin kanseri önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti.
Domatesteki, kanserle savaştığı düşünülen madde likopen.
Çeşitli besinler tüketmenin önemini unutmayın.
Her sebzenin ayrı faydası var. Sebzeyi sofranızdan eksik etmeyin.
Pişirme yönteminizi değiştirin ve sebzeleri buharda pişirmeye başlayın.
Pişirme yönteminizi değiştirin ve sebzeleri buharda pişirmeye başlayın.
1 Temmuz 2011 Cuma
18 Haziran 2011 Cumartesi
Sevdiğim şairler: Ataol Behramoğlu'ndan
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
17 Haziran 2011 Cuma
Yeni hayatıma doğru pupa yelken -3- Neresi burası? -
'Neresindeyim hayatın?' diye soruyorum kendime.
'ikinci yarısı' diyor çok derinden gelen bir ses...
İkinci yarısı?
Daha mı iyisi?
16 Haziran 2011 Perşembe
LÖSEV'E 2.EL GİYSİ VE OYUNCAK BAĞIŞI İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR...
Gönülden gönüle... derler ya öyle.

Ahu Hanım merhaba,
Öncelikle kurumumuza göstermiş olduğunuz ilgiden ötürü teşekkür ederiz. İkinci el eşya bağışını 3. Levent’te bulunan Lösemili Çocuklar Evimize kabul etmekteyiz. Ancak depolarımızın doluluğu nedeniyle, ailelerimize gönderim yaptıktan sonra (Temmuz ayından itibaren) alabiliriz. Çocuklarımızı görmek konusunda ise; Lösemili çocuklarımız aynı zamanda 3. Levent’te bulunan Lösemili Çocuklar Evimizde gönüllü öğretmenlerinden eğitimler almaktadırlar. Lösemili çocuklarımızın anneleri de atölyemizde Dükkan ürünlerimizi üretmektedirler. http://www.ispanak.com.tr/
Yalnız 2010–2011 eğitim ve öğretim yılının bitmesi sebebiyle bizler de eğitimlerimize ara verip yaz okulunu başlatacağız. Yaz okulu etkinliklerimizi de dışarı aktiviteleri olarak gerçekleştiriyoruz. Ama bizler sizi aldığınız tedaviye uygun olarak Temmuz ayından itibaren bekleriz.
İyi günler dileriz.
Sevgilerimizle
Şivenaz ÜLKÜ
Halkla İlişkiler
15 Haziran 2011 Çarşamba
14 Haziran 2011 Salı
Yeni hayatıma doğru pupa yelken 2 - İkinci Yarısı -

Kendinle daha çok kalmaya başlıyorsun, sen ve sen. İki iyi dost.
Görünce şaşırdığın bir çok şeye artık o kadar şaşırmıyorsun, hele de yaş 35'i geçmişse.
Duyduklarını değil, daha çok duymak istediklerini ayırt etmeye başlıyorsun veya duymayı özlediklerini diyelim.
Daha önce baktığın pencerelerden değil de çerçeveleri yenilenmiş pırıl pırıl pencerelerden bakıyorsun hayata çünkü gördüğün şey 'bakmaya' değer olmalı daha iyi anlıyorsun.
Anlıyorsun 'iki' olmanın 'bir' olmaktan daha iyi geldiğini insana.
Hiç tanımadığın insanlar tanıyorsun, doktorların oluyor mesela daha önce adını bile bilmediğin ya da uzakta zannettiklerini yanında buluyorsun, hiçbir şeyin vazgeçilmez olmadığını bir kez daha farkediyorsun, sevdiklerini artık sevmeyebiliyorsun, daha sıkı tutuyorsun hayallerini, daha çok seviyorsun herşeyi, daha az kızıyorsun sanırım kızılacak onca şey varken, daha sakin, daha emin...
Küçük bir kız çocuğu gibi gülümsüyorsun olan bitene.
12 Haziran 2011 Pazar
Yeni hayatıma doğru pupa yelken ... Tekrar Hoşgeldin! -1-
Ondan öncesi ve ondan sonrasını oldu hayatımın. Hastalanmadan önce ve hastalandıktan sonra...
Kalanlar, gidenler ve yeni gelenler...
Zaten öyle birşey değil mi hayat? Hangi köşeden neyin çıkacağını bilemediğin, bazen eski ile kendini teselli ettiğin, yeniye cesaret edemediğin, olanla idare ettiğin, düşe kalka yol aldığın bir serüven... Hayır! Öyle bir şey değilmiş hayat.
Elinde ve yüreğinde sımsıkı tutmak istediğin 'AN' lar için yaşamalıymışsın...O 'AN' ların sana ne kadar güç verdiğini, içini ısıttığını ve ne kadar değerli olduğunu daha çok paylaşmalıymışsın... Daha çok sevmeliymişsin, daha hoşgörülü olmalıymışsın, başkaları için, çocuklar için daha çok şey yapmalıymışsın, 'özlenecek anılar' defteri yazmalıymışsın, iyi günde değil, kötü günde yanında olanla olmayanı fark etmeliymişsin, dostunun küçücük bir gülüşünü görmek için ona güzel şeyler anlatmalıymışsın, sevdiklerinle daha çok kırmızı şarap içmeliymişsin, herşeyi bırakarak daha sık yola çıkmalıymışsın, bahçeye daha çok tohum ekmeli ve hergün tohumları izleyip, nasıl büyüyüp kocaman çicekler verdiğini görüp toprağa bir kez daha sevgiyle bakmalıymışsın, 'zamansızlık' diye bir şey olmadığını anlayıp sevdiğin insanlarla daha çok zaman geçirmeliymişsin, eskilere değil yeni fotoğraflara yer açmalıymışsın, kökleri kuvvetli dostluklarına teşekkür etmeliymişsin, gerisini boşvermeliymişsin, yola kiminle çıkacağına daha çok düşünerek karar vermeliymişsin, yarı yolda kimseyi bırakmamalıymışsın...
Gidenlere yol vermeli ve bırakmalıymışsın, kalanların zaten canı sağolsun.
Yeniler 'hilal' gibidirler, doğduklara yerde huzur verirler ve elinize bir sürü hayal bırakırlar...
10 Haziran 2011 Cuma
SİYAH ÜZÜM KANSER VE KEMOTERAPİ TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ VE FAYDALI BİR BESİN...
Kemoterapi tedavisi hangi durumlarda ertelenir? Ertelendiğinde neler yapmalıyız?
Kemoterapi tedavisinin ertelenmesinin ilk nedeni yapılan kan sayımı (hemogram) ve biokimya testlerindeki değerlerin referans aralıklarının altında olmasıdır. (Örneğin; Olması gereken Trombosit sayısı 150 - 450 K/uL - kan sayımı sonucunuz 50 K/uL ise tedavi ertelenir.) Bu gibi durumlar beklenen durumlardır, endişelenmeden doktorunuza danıştığınızda sonuçların olasılık dahilinde olduğunu öğreniyorsunuz. Bazen doktorunuz uygun gördüğü destek ilaçları vererek kan değerlerinin yükselmesini sağlıyor ya da vücudun kendini toparlaması için bir kaç gün veya 1/2 hafta dinlenmenizi istiyor.
Moral, sevgi, ilgi, paylaşma ve sosyal hayatın büyük rol oynadığı bu tedavi sırasında kendinizi sevdiğiniz hiçbirşeyden uzak tutmayın, haliniz veya gücünüz olduğunda hayatın içine karışın, sevdiklerinizle zaman geçirin, temiz havada dolaşın, ilgilendiğiniz konularla meşgul olun, iyi beslenmeyi ihmal etmeyin, hergün az da olsa yürüyüş yapmaya gayret edin. Hayata ve sevdiklerinize sımsıkı sarılın ve bakın ne kadar güzel günler göreceğiz... Ben öyle yapıyorum...
6 Haziran 2011 Pazartesi
LÖSEV'E 2.EL GİYSİ VE OYUNCAK BAĞIŞI
Lösev İstanbul ofisi ile görüştüm, 2.el giysi ve oyuncak kabul ediyorlar. Ancak giysilerin yıpranmamış, oyuncakların da bozuk ya da kırık olmaması gerekiyor. Evde büyük koliler hazır duruyor, kolileri kullanmayacağımız giysiler ve oyuncaklarla doldurmaya başladık. Koliler hazır olunca, Lösev İstanbul ofis adresine elden teslim edeceğim. Eğer sizde bu konuda 'ben de varım' diyorsanız bana e-posta ile ulaşabilirsiniz.
4 Haziran 2011 Cumartesi
ZERDEÇAL, YEŞİL ÇAY VE KIRMIZI ŞARAP ÜZERİNE KISA NOTLAR: ANTİ KANSOREJEN
Zerdeçal: Etken maddesi biyolojik olarak zerdeçala aktiflik kazandıran 'kurkumin' (curcumin) molekülüdür.
Kurkumin molekülünün yüksek miktarda antioksidan aktive gösterdiği tespit edildi.
Kurkumin'in her türlü kanser başta olmak üzere yüzlerce hastalığa iyi geldiği yapılan araştırmalar sonucu kanıtlandı. Günde 2-3 tatlı kaşığı dolusu kullanılması tavsiye ediliyor. Karabiber veya tarçın gibi gündelik kullandığımız baharatların arasına zerdeçalı ekleyerek, her türlü sebze yemeği, çorba, tavuk/et yemekleri ve salatalarda kullanarak mutfağımızın vazgeçilmezi yapabiliriz. Zerdeçal'ı herhangi bir aktarda toz veya kök şeklinde bulabilirsiniz.
Kırmızı şarap: Güçlü bir antioksidan deposu olan resveratrol, üzüm, ahududu, kızılcık ve fıstık gibi besinlerden elde ediliyor. Şaraba rengini verdiği bilinen resveratrol maddesi kanser ilaçlarının daha etkili ve kemoterapi sürecinin daha verimli geçmesini sağlıyor. Doktorunuza tüketebileceğiniz miktar konusunda danışmalısınız. Ayrıca siyah üzümü çekirdeği ile tüketmenin çok faydalı olduğunu söylemeliyim.

Bana doktorlarım tarafından söylenen önemli bir şey var; herhangi bir gıdayı ya da içeceği devamlı tüketmemeli ve çeşitli besinler ile beslenmeye özen göstermeliyiz.
2 Haziran 2011 Perşembe
David Servan-Schreiber: Fransız bir nörolog - Psikiyatri Profesörü
Fransız bir nörolog. Psikiyatri Profesörü. Bilim insanı. 31 yaşında beyin kanseri. İki ameliyat. Kemoterapi ve radyoterapi. Şimdi 50 yaşında. Yazar. Bir çok kitabı var. Söyleyecek çok şeyi var.
İyi beslenme ile kanserden korunabildiğini anlatıyor. Doğal savunma mekanizmalarını harakete geçirmenin yollarını gösteriyor. 'Anti Kanser' adlı kitabı Varlık yayınlarında.
http://www.youtube.com/watch?v=2lwiQm5QaTs&feature=related
1 Haziran 2011 Çarşamba
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi...
31 Mayıs 2011 Salı
Kendi Everest'inize Tırmanın - Hayatın içinde kendi yerinizi arayın - Nasuh Mahruki
Bu kitap benim için niye önemli önce onu açıklamalıyım. Geçirdiğim üç ameliyattan sonra kitapçıya gidip aldığım ilk kitap. Nasuh ve ben aynı ilkokul, orta okul, lise ve üniversite'den mezunuz. İlkokul'dan başlayarak Üniversite'den mezun olana kadar benzer şekilde yetiştirildiğimiz için değil, bir Türk olarak onun başarılarıyla ve azmiyle gurur duyuyorum. Nasuh'un bu kitabını okumanızı tavsiye ediyorum çünkü biliyorum altını fosforlu kalemle çizeceğiniz çok satır ve satır arası bulacaksınız bu kitapta.
Yolun açık olsun Nasuh...
Tedavi sürüyor... Kemoterapi alan hastalar nasıl beslenmeli?
Kemoterapi alan hastaların düzenli beslenmeleri şart çünkü vücudun sağlıklı gıdalar almaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Şehirde yaşayan bir çok insanın ayaküstü geçiştirdiği öğünlerden uzak durulmalı ve sebze-meyve tüketimine özen gösterilmelidir. Çocukluktan getirdiğimiz beslenme alışkanlığının rolü çok büyük çünkü alışkanlıklarımızı değiştirmek zannedildiği kadar kolay olmuyor.
Benim bu dönemde en çok tükettiğim besinler sebzeler, meyveler,otlar,baklagiller,balık ve kuruyemişler. Süt ve süt ürünlerini sevmeme rağmen biraz daha uzak durmaya çalışıyorum. Yoğurt ve peyniri dengeli bir şekilde, et ürünlerini haftada bir defa tüketiyorum. Beyaz şeker içeren hiçbir besini yemiyorum. Şekeri meyvelerden doğal olarak alıyorum. Çayı ve kahveyi herzaman olduğu gibi şekersiz içmeye devam ediyorum.
Biliyorum kemoterapi tedavisi yan etkileri nedeniyle iştahsızlık, bulantı, tat almama, şişkinlik, ağız yaraları, diyare, peklik gibi sorunlar olabiliyor ama mümkün olduğunca şifa niyetine iyi ve düzenli beslenmeliyiz.
Sizlere bir kaç tavsiyem var;
- Yeşil sebzeleri daha çok tüketin. (kansere karşı savunma silahları tüm yeşil sebzeler)
- Hergün bir kaç porsiyon farklı meyve tüketin.
- Sarı ve turuncu sebze ve meyveleri ihmal etmeyin. (vitamin C, pigment ve aroma içerirler, çok güçlü antioksidanlardır.)
- Kırmızı sebze ve meyveleri mutfağınızdan eksik etmeyin. (Kansere karşı vücudu koruyan enzimleri harakete geçirirler - siyah üzüm, çilek, nar, kiraz, böğürtlen, yaban mersini, kırmızı erik, pancar, kırmızı biber, patlıcan)
- Öğünleri salatasız geçirmeyin.
- Salataya, çorbaya, istediğiniz herşeye zencefil, zerdeçal, tarçın, keten tohumu (taze veya toz) ekleyin.
- Yulaf ezmesi ya da lapasını ihmal etmeyin.
- Mevsiminde balık tüketin.
- Kabuklu kuruyemişleri tercih edin. (badem, Antep fıstığı, yer fıstığı, ceviz, fındık)
- Kuru meyveyi düzenli tüketin.(kayısı, erik, incir, dut, üzüm, pestil)
- Kırmızı et haftada bir veya iki kez kadar tüketin.
- Yeşil çay 2-3 bardak için
- Beyaz şeker ve tatlandırıcıları unutun.
- Tam buğday ya da çavdar ekmeğini tercih edin.
- Zeytinyağından vazgeçmeyin.
- Sarımsak ve soğansız kalmayın.
- Baklagilleri ve lif içeren diğer besinleri (tahıllar) sık tüketin.( sindirim sistemini rahatlatır)
- Patatesi kabuğuyla öğünlerinize katın. (esas besin değeri kabuğunda bulunuyor)
- Keklerde veya kurabiyelerde şeker yerine doğal pekmez kullanın.
- İştah açan bir sofrada sevdiklerinizle yemek yemeye özen gösterin.
29 Mayıs 2011 Pazar
Hayat çetele tutmak değildir...
Hayat;
Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın,
çıkıyor olduğun veya çıkacağın demek de değildir.
Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın,
kimlerin seni sevdiği de değildir.
Hayat, ayakkabıların, saçın, derinin rengi de değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Aslında hayat; notlar, para, giysiler,
girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir.
Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın,
çıkıyor olduğun veya çıkacağın demek de değildir.
Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın,
kimlerin seni sevdiği de değildir.
Hayat, ayakkabıların, saçın, derinin rengi de değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Aslında hayat; notlar, para, giysiler,
girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir.
Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat;kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı,
başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat;kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı,
başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir.
İnsanlar için en kötüsü dost edinememek,
ondan daha kötüsü ise dost kaybetmektir.
ondan daha kötüsü ise dost kaybetmektir.
Charles Eguone
(Çok sevdiğim hocam Nevin Pekşen'den bana gönderilen bir e-postayı aynen yayınlıyorum. Senden öğreneceğim daha çok şey var hocam)
(Çok sevdiğim hocam Nevin Pekşen'den bana gönderilen bir e-postayı aynen yayınlıyorum. Senden öğreneceğim daha çok şey var hocam)
28 Mayıs 2011 Cumartesi
İŞTE BAHSETTİĞİM 'AKILLI BOMBA' GELİYOR...PROF.DR FATİH UÇKUN'UN HEDEFLİ İLACI LÖSEMİYE ÇARE OLABİLİR!
Nanoteknolojiyi kullanarak lösemi için geliştirdiği “Akıllı Bomba” çalışması ile dünya gündemine oturan Prof. Dr. Fatih Uçkun, kendi yaptığı 9 ilacı mini torbacıklar içine yükleyip bir füze gibi kanserli bölgelere göndererek dokulara zarar vermeden kanserli hücreleri öldürecek.
Kendisine yöneltilen soru ve cevabı: Gelistirdiğiniz Lösemi kanseri için “Akıllı Bomba” çalışmanız bütün dünyada takdir topladı. Dikkatleri üzerinize çektiniz. Çalışmanız hakkında bilgi verebilir misiniz? Gerçekten bu gelistirdiğiniz ilaç lösemiyi nasıl etkileyecek?
Bu çalışmamız nanoteknolojinin kansere karşı kullanılması ile ilgili. Burada amaç kanser hücrelerini öldürebilecek ilaçları 10-100 nanometre (1 nanometre 1 milimetreden 1 milyon defa daha küçüktür) çapında mini torbacıklar içine yükleyip bir füze gibi yalnızca kanserli hücrelere göndermek ve normal dokulara zarar vermeden kanserli hücreleri “bombalamak.”
Geliştirmiş olduğum 9 ayrı kanser ilacı bu şekilde formüle edilecek. Kanser araştırma grubum ABD Ulusal Kanser Enstitüsünün Ulusal Nanoteknoloji Müttefikleri (Alliance) çatısı altında faaliyet göstermektedir. Birinci ilaç için ABD Sağlık Bakanlığından toplam 4 milyon dolarlık iki fon tahsis edildi. Diğer ilaçlar için de görüşmelerimiz çok olumlu bir şekilde devam ediyor. Amacımız, hedefe yönelik ilaçlarla kanserin tedaviye direnç mekanizmasını felce uğratmak. Hedef aldığmız kanserler: Çocukluk çağı kanserleri (lösemi, beyin tümörleri, neuroblastom); meme kanseri, prostat kanseri, kalın barsak kanseri ve akciğer kanseri.
Detaylı bilgi için: http://www.kanseritedaviet.com/2010/09/fatih-uckun-hedefli-ilaci-losemi-care.html
27 Mayıs 2011 Cuma
24 Mayıs 2011 Salı
Onur'umuzu Savunuyoruz - Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu Soruşturuluyor - Yargılanıyor - Susturuluyor
O bir bilim insanı... Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu soruşturuluyor.
İnsanlık için kutsal bir görev yaptığı için sorgulanıyor, gerçek bir doktor olarak insan sağlığını korumaya çalıştığı için sorgulanıyor, halkı bilgilendirdiği için sorgulanıyor, endüstri yoğun bölgelerde yaşayanlarda ölümlerin kansere bağlı olarak arttığı ile ilgili araştırma yaptığı ve çözüm önerileri sunduğu için sorgulanıyor.
Aşağıdaki bağlantıda detayları bulabilir ve destek vermek için imza kampanyasına katılabilirsiniz.
23 Mayıs 2011 Pazartesi
Eşten dosttan gülümseten mesajlar
Güzelim benim, sarılıyorum sana kocaman kocaman. Böylesine güçlü olduğunu görmek öyle güzel ki... Herşey geride kalacak buna inancım senin şahane yaşam gücünle beni buna bir kez daha yürekten inandırdı. Hergün evet bir hediye, senin güzel yüreğin de hayata ve seni tanıyan insanlara hediye bunu hep hatırla...
Zuzzzzzuuuu ne güzel bir blog bu böyle…
Oldu Ahucum şimdi! Ne güzel yazmışsın... Süpersin biliyor musun, sana hayranlık ve saygı duyuyorum. Sevgiler, güzellikler...
Canım ne kadar güzel ve içten yazmışsın öyle. Bende tam odanın önünden geçtim, aklıma geldin, mesaj atsam mı acaba dedim, senden mail geldiğini görünce şoka girdim.
Ahu’cum seni çok özledim inan her sabah seni düşünüyorum bundan emin olabilirsin J Ofiste de bana öğretmenler gününde yaptığın deniz kabuklu çerçeve her zaman benimle... Ameliyatın üzerinden 6 ay geçmiş olduğunda sana vereceğim başka şeyler de var... En kısa zaman zamanda ziyaretine geliyorum emin olabilirsin... Blog’unu da çok beğendim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)