25 Mayıs 2012 Cuma

Başlığı olmayan kısa bir yazı

Ne zaman kafayı toplayıp yazmaya kalksam nerden ve nasıl başlayacağımı bilemem. Bir taraftan dönen bir çarkın kaçınılmaz sesini duymak, diğer bir taraftan sadece hayatımı düşünmek. İnsan hayatını nasıl düşünür ki? Mayıs gülleri her tarafı donatmışken, mis kokarken hava nesini düşünür hayatının? Yanlış kararlar fenalık getirmez mi insanın içine? Nasıl da çekinmeden birer birer çıkıyorlar karşıma. Aslında 'olmuş bitmiş' şeylerin yorucu yükünü bırakalı çok oldu ama...
İnsanın içinde ne olup bittiğini anlaması için, dışardan yumruk mu yemesi gerekir illa? Galiba öyle. Önce bir sille tokat yatıracaklar seni yere şöyle iyi bir hırpalanacaksın, sonra ayağa kalkmaya çalışırken bir tek kendini duyacaksın en derinden. Yani, gücü kendinde bulacaksın. Bulamazsan, vay haline...