18 Temmuz 2011 Pazartesi

Poyraz estiğinde de oluruna bırakmak!

Poyraz sert eser, üşütür, yeri geldiğinde kırar döker herşeyi.


Ben severim Poyraz'ı.


Kendine getirir insanı, şöyle bir silkeler ama sağlam tutar kafayı.


'Kafa nereye biz oraya gideriz' diyerek yaşamanın doğruluğunu hatırlatır bize. Olacak nasılsa olur, er ya da geç...
'Hayat' dediğim hediyenin kıymetini daha iyi anlamak için, Poyraz estiğinde de herşeyi oluruna bırakmayı öğrendim bütün bu serüven boyunca. Bir şeyleri sindirerek öğrenmek için, o yoldan yürümek gerek illa ki... Öyle uzaktan gazel atmakla olmuyor. 


Değişmeyen tek bir şey var; her ne olursa olsun her sabah gün doğuyor ve her akşam batıyor. Hiç durmadan, ara vermeden.
Bu yüzden diyorum ki, kafa nereye giderse ben de oraya...
Kurcalamadan 'hayat'ı kendi haline bırakmak.
Ne olacaksa zaten oluyor, olmayacaksa olmuyor.
Esas mesele, rüzgar sert estiğinde de herşeyi oluruna bırakabilmek...
'Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş' misali... :)

17 Temmuz 2011 Pazar

Lösev'e - 2.el bağışları teslim etmeye gidiyorum - 18 Temmuz 2011

Yarın topladığımız bağışları Lösev'e teslim etmeye gidiyorum. 
Sevgili dostlarım; Füsun'a, Selin'e ve Bengü'ye, kardeşim Aslı'ya, kızının eşyalarını kargoyla kapıma kadar gönderen Lale hanıma, anneme ve babama bu yolda bana eşlik ettikleri için,  sabırla her soruma cevap verip, konu ile yakından ilgilendiği için Şivenaz Ülkü'ye teşekkür ederim. 
Bu yol uzun bir yol...



Ahu Hanım günaydın
Levent’teki ofisimizi 3.Levent’teki Lösemili Çocuklar Evimize taşıyacağımızdan, sizi 18 Temmuz Pazartesi günü Lösemili Çocuklar Evimize davet etmek isteriz.
Görüşmek üzere,     
Şivenaz ÜLKÜ
Halkla İlişkiler
SEN DE KANSERE DUR DE!


13 Temmuz 2011 Çarşamba

Aşkla, inançla ve 'hayat' ile...

Nelere şahit oldu gözlerim, neler duydum da sustum... 
Eğer 'sen' olmasaydın, hayatın yakasını ne kadar tutar, geriye doğru silkeler ve 'kendine gel!' diye bağırırdım bilmiyorum...


Köklerin ne kadar sağlamsa sen de o kadar sağlam tutunuyorsun toprağa, büyüyorsun... 
bütün duygular yarış içindeyken hep sevgi kazanıyor ama bir üstünlüğü var 'acı'nın...
Acı büyütüyor bizi, acı başkalaştırıyor içimizi, acı dallandırıyor ruhumuzda ki kökleri,acı pekiştiriyor insanlığımızı. 


Eğer 'sen' olmasaydın, kim durduğum yerden çeker ve kaldırırdı beni bilmiyorum...
Aşkla, inançla, - dışarda - ki hayata kardeş - içimde- ki 'hayat' ile... 
yola devam.

7 Temmuz 2011 Perşembe

Siyah üzüm mevsimi geliyor - Bağbozumu Ağustos'ta başlıyor

Bağbozumu Ağustos'ta başlıyor. Diğer sebze ve meyveler gibi mevsiminde yenmesi önerilen siyah üzümü çekirdeği ile birlikte yemek çok önemli çünkü üzüm çekirdeği en güçlü antioksidandır.
Antioksidan etkisi ile kansere karşı koruyucudur. Üzüm kabuğunda ki etken madde resveratrol, çekirdeğinde bulunan diğer bir madde ise kuarsetin dir. 




Bu Ağustos'tan başlayarak bol bol siyah üzüm tüketin.
(İnternet üzerinde bununla ilgili bir çok kaynak ve doğruluğu kanıtlanmış deneylerle ilgili bilgi var.)

6 Temmuz 2011 Çarşamba

ANTİOKSİDAN NEDİR? NİYE ÖNEMLİDİR?

Koyu renkli meyve ve sebzeler daha çok antioksidan madde içeriyorlar
Antioksidan veya yükseltgeme önleyici, yağların otoksidasyonunu yavaşlatan madde. Canlılarda, kimyasal süreçler (prosesler), özellikle oksitlenme, serbest radikallerin oluşmasına neden olur. Yüksek derecede reaktif olan serbest radikaller farklı moleküller ile kolayca reaksiyona girebilir ve böylece hücrelere, canlıya zarar verebilir. Antioksidanlar serbest radikallerle reaksiyona girerek (onlarla bağ kurarak) hücrelere zarar vermelerini önler. Bu özellikleriyle hücrelerin anomalileşme, ve sonuç olarak tümör oluşturma risklerini azalttıkları gibi, hücre yıkımını da azalttıkları için, daha sağlıklı ve yaşlılık etkilerinin minimum olduğu bir hayat yaşama şansını yükseltir. (Vikipedi'den alıntıdır.)
                                                                 

ŞEKER'E HAYIR AMA % 80 (VE FAZLASI) KAKAO İÇEREN SİYAH ÇİKOLATA'YA EVET

Siyah çikolatanın kanseri önlediğine dair herhangi bir çalışma henüz yapılmadı.
Sağlıklı çikolatanın içinde bulunan flavanoidler, flavanol ve antioksidanlar sayesinde kanserden korunmada etkili olduğu biliniyor ama bilimsel olarak doğruluğu kanıtlanmış herhangi bir araştırma yok.
Kakao oranı (%80 ve fazlası) ne kadar yüksek ise çikolata o kadar faydalı oluyor. Çikolatanın içindeki süt miktarı artıkça, kakao miktarı ve dolayısı ile antioksidan miktarı da azalıyor. Afiyet olsun.

3 Temmuz 2011 Pazar

Antikanserojen: Kansere karşı bizi koruyan sebzeler

Sarmısak - Soğan: Deneysel olarak oluşturulan kanserlerin oluşumunu engelledikleri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Günde 2-3 diş sarmısak mümkünse çiğ tüketilmesi önerilir. Küçük bir boy soğan hem salatalara lezzet katar, hem de bağışıklık sistemini güçlendirir.
  
Brokoli - Karnabahar - Brüksel lahanası - Lahana: Bu sebzelerin nasıl pişirildiği çok önemli. En ideal pişirme şekli buharda pişirmek. Fazla haşlandıkları zaman besin değerlerini her sebze gibi kaybediyorlar. Bu sebzeleri haftada 3-4 defa tüketmeyi alışkanlık haline getirmenin vücudumuza sağladığı sayısız faydaları var. Bilimsel olarak, bu sebze ailesinin kansere karşı koruyucu etkileri kanıtlandı.


Havuç - Domates - Turp - Enginar:
Bilimadamlarının yaptıkları araştırmalara göre, her gün yenen bir havuç kanser riskini yüzde 50 azaltıyor. Beta karoten ve A vitamini açısından son derece zengin olan havuç, bu özelliği ile kansere sebep olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Enginarın içinde bulunan “silymarin” maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine de işaret
eden araştırmacılar, ayrıca “silymarin” maddesinin kanseri önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti.
Domatesteki, kanserle savaştığı düşünülen madde likopen.
Çeşitli besinler tüketmenin önemini unutmayın. 
Her sebzenin ayrı faydası var. Sebzeyi sofranızdan eksik etmeyin. 
Pişirme yönteminizi değiştirin ve sebzeleri buharda pişirmeye başlayın.


18 Haziran 2011 Cumartesi

Bazen söz söylemeye gerek olmaz ki... dostlarım sağolsun!





Sevdiğim şairler: Ataol Behramoğlu'ndan

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği


İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya


Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin


İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına


İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına


Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın


Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı


Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır  
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

17 Haziran 2011 Cuma

Yeni hayatıma doğru pupa yelken -3- Neresi burası? -

'Neresindeyim hayatın?' diye soruyorum kendime.

'ikinci yarısı' diyor çok derinden gelen bir ses...

İkinci yarısı? 
S.D
Daha mı iyisi?

16 Haziran 2011 Perşembe

LÖSEV'E 2.EL GİYSİ VE OYUNCAK BAĞIŞI İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR...

Gönülden gönüle... derler ya öyle.

Ahu Hanım merhaba,
Öncelikle kurumumuza göstermiş olduğunuz ilgiden ötürü teşekkür ederiz.  İkinci el eşya bağışını 3. Levent’te bulunan Lösemili Çocuklar Evimize kabul etmekteyiz. Ancak depolarımızın doluluğu nedeniyle, ailelerimize gönderim yaptıktan sonra (Temmuz ayından itibaren)  alabiliriz.   Çocuklarımızı görmek konusunda ise; Lösemili çocuklarımız aynı zamanda 3. Levent’te bulunan Lösemili Çocuklar Evimizde gönüllü öğretmenlerinden eğitimler almaktadırlar. Lösemili çocuklarımızın anneleri de atölyemizde Dükkan ürünlerimizi üretmektedirler. http://www.ispanak.com.tr/
Yalnız 2010–2011 eğitim ve öğretim yılının bitmesi sebebiyle bizler de eğitimlerimize ara verip yaz okulunu başlatacağız. Yaz okulu etkinliklerimizi de dışarı aktiviteleri olarak gerçekleştiriyoruz. Ama bizler sizi aldığınız tedaviye uygun olarak Temmuz ayından itibaren bekleriz.

İyi günler dileriz.

Sevgilerimizle   

Şivenaz ÜLKÜ
Halkla İlişkiler

14 Haziran 2011 Salı

Eski şarkılar gibidir bazı anlar, hep dinlemek istersin...

Hep beraber
Gamze bir kahve yapsan da içsek...

Yeni hayatıma doğru pupa yelken 2 - İkinci Yarısı -

Bazı şeyler -oldukları andan- itibaren önce dıştan sonra içten değiştirmeye başlıyor hayatını, herşeyi... Önce görüntüler, sonra sesler ve en son bakışlar değişiyor. Gördüklerin, duydukların ve baktıkların...
Kendinle daha çok kalmaya başlıyorsun, sen ve sen. İki iyi dost.
Görünce şaşırdığın bir çok şeye artık o kadar şaşırmıyorsun, hele de yaş 35'i geçmişse. 
Duyduklarını değil, daha çok duymak istediklerini ayırt etmeye başlıyorsun veya duymayı özlediklerini diyelim.
Daha önce baktığın pencerelerden değil de çerçeveleri yenilenmiş pırıl pırıl pencerelerden bakıyorsun hayata çünkü gördüğün şey 'bakmaya' değer olmalı daha iyi anlıyorsun.

Anlıyorsun 'iki' olmanın 'bir' olmaktan daha iyi geldiğini insana.

Hiç tanımadığın insanlar tanıyorsun, doktorların oluyor mesela daha önce adını bile bilmediğin ya da uzakta zannettiklerini yanında buluyorsun, hiçbir şeyin vazgeçilmez olmadığını bir kez daha farkediyorsun, sevdiklerini artık sevmeyebiliyorsun, daha sıkı tutuyorsun hayallerini, daha çok seviyorsun herşeyi, daha az kızıyorsun sanırım kızılacak onca şey varken, daha sakin, daha emin...
Küçük bir kız çocuğu gibi gülümsüyorsun olan bitene.

12 Haziran 2011 Pazar

Yeni hayatıma doğru pupa yelken ... Tekrar Hoşgeldin! -1-

Ondan öncesi ve ondan sonrasını oldu hayatımın. Hastalanmadan önce ve hastalandıktan sonra...
Kalanlar, gidenler ve yeni gelenler...
Zaten öyle birşey değil mi hayat? Hangi köşeden neyin çıkacağını bilemediğin, bazen eski ile kendini teselli ettiğin, yeniye cesaret edemediğin, olanla idare ettiğin, düşe kalka yol aldığın bir serüven... Hayır! Öyle bir şey değilmiş hayat.
Elinde ve yüreğinde sımsıkı tutmak istediğin 'AN' lar için yaşamalıymışsın...O 'AN' ların sana ne kadar güç verdiğini, içini ısıttığını ve ne kadar değerli olduğunu daha çok paylaşmalıymışsın... Daha çok sevmeliymişsin, daha hoşgörülü olmalıymışsın, başkaları için, çocuklar için daha çok şey yapmalıymışsın, 'özlenecek anılar' defteri yazmalıymışsın, iyi günde değil, kötü günde yanında olanla olmayanı fark etmeliymişsin, dostunun küçücük bir gülüşünü görmek için  ona güzel şeyler anlatmalıymışsın, sevdiklerinle daha çok kırmızı şarap içmeliymişsin, herşeyi bırakarak daha sık yola çıkmalıymışsın, bahçeye daha çok tohum ekmeli ve hergün tohumları izleyip, nasıl büyüyüp kocaman çicekler verdiğini görüp toprağa bir kez daha sevgiyle bakmalıymışsın, 'zamansızlık' diye bir şey olmadığını anlayıp sevdiğin insanlarla daha çok zaman geçirmeliymişsin, eskilere değil  yeni fotoğraflara yer açmalıymışsın, kökleri kuvvetli dostluklarına teşekkür etmeliymişsin, gerisini boşvermeliymişsin, yola kiminle çıkacağına daha çok düşünerek karar vermeliymişsin, yarı yolda kimseyi bırakmamalıymışsın... 
Gidenlere yol vermeli ve bırakmalıymışsın, kalanların zaten canı sağolsun. 
Yeniler 'hilal' gibidirler, doğduklara yerde huzur verirler ve elinize bir sürü hayal bırakırlar...

10 Haziran 2011 Cuma

SİYAH ÜZÜM KANSER VE KEMOTERAPİ TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ VE FAYDALI BİR BESİN...

Siyah üzümün antikanserojen olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Aşağıda, siyah üzüm ile ilgili farklı bağlantılar gönderiyorum. Detayları okumanızı tavsiye derim.





SİYAH ÜZÜMSÜZ KALMAYIN.

Kemoterapi tedavisi hangi durumlarda ertelenir? Ertelendiğinde neler yapmalıyız?

Kemoterapi tedavisinin ertelenmesinin ilk nedeni yapılan kan sayımı (hemogram) ve biokimya testlerindeki değerlerin referans aralıklarının altında olmasıdır. (Örneğin; Olması gereken Trombosit sayısı 150 - 450 K/uL - kan sayımı sonucunuz 50 K/uL ise tedavi ertelenir.) Bu gibi durumlar beklenen durumlardır, endişelenmeden doktorunuza danıştığınızda sonuçların olasılık dahilinde olduğunu öğreniyorsunuz. Bazen doktorunuz uygun gördüğü destek ilaçları vererek kan değerlerinin yükselmesini sağlıyor ya da vücudun kendini toparlaması için bir kaç gün veya 1/2  hafta dinlenmenizi istiyor.
Moral, sevgi, ilgi, paylaşma ve sosyal hayatın büyük rol oynadığı bu tedavi sırasında kendinizi sevdiğiniz hiçbirşeyden uzak tutmayın, haliniz veya gücünüz olduğunda hayatın içine karışın, sevdiklerinizle zaman geçirin, temiz havada dolaşın, ilgilendiğiniz konularla meşgul olun, iyi beslenmeyi ihmal etmeyin, hergün az da olsa yürüyüş yapmaya gayret edin. Hayata ve sevdiklerinize sımsıkı sarılın ve bakın ne kadar güzel günler göreceğiz... Ben öyle yapıyorum...

6 Haziran 2011 Pazartesi

LÖSEV'E 2.EL GİYSİ VE OYUNCAK BAĞIŞI

Lösev İstanbul ofisi ile görüştüm, 2.el giysi ve oyuncak kabul ediyorlar. Ancak giysilerin yıpranmamış, oyuncakların da bozuk ya da kırık olmaması gerekiyor. Evde büyük koliler hazır duruyor, kolileri  kullanmayacağımız giysiler ve oyuncaklarla doldurmaya başladık. Koliler hazır olunca, Lösev İstanbul ofis adresine elden teslim edeceğim. Eğer sizde bu konuda 'ben de varım' diyorsanız bana e-posta ile ulaşabilirsiniz.

4 Haziran 2011 Cumartesi

ZERDEÇAL, YEŞİL ÇAY VE KIRMIZI ŞARAP ÜZERİNE KISA NOTLAR: ANTİ KANSOREJEN

Zerdeçal: Etken maddesi biyolojik olarak zerdeçala aktiflik kazandıran 'kurkumin' (curcumin) molekülüdür.
Kurkumin molekülünün yüksek miktarda antioksidan aktive gösterdiği tespit edildi. 
Kurkumin'in her türlü kanser başta olmak üzere yüzlerce hastalığa iyi geldiği yapılan araştırmalar sonucu kanıtlandı. Günde 2-3 tatlı kaşığı dolusu kullanılması tavsiye ediliyor. Karabiber veya tarçın gibi gündelik kullandığımız baharatların arasına zerdeçalı ekleyerek, her türlü sebze yemeği, çorba, tavuk/et yemekleri ve salatalarda kullanarak mutfağımızın vazgeçilmezi yapabiliriz. Zerdeçal'ı herhangi bir aktarda toz veya kök şeklinde bulabilirsiniz. 


Kırmızı şarap: Güçlü bir antioksidan deposu olan resveratrol, üzüm, ahududu, kızılcık ve fıstık gibi besinlerden elde ediliyor. Şaraba rengini verdiği bilinen resveratrol maddesi kanser ilaçlarının daha etkili ve kemoterapi sürecinin daha verimli geçmesini sağlıyor. Doktorunuza tüketebileceğiniz miktar konusunda danışmalısınız. Ayrıca siyah üzümü çekirdeği ile tüketmenin çok faydalı olduğunu söylemeliyim.


Yeşil çay: Yeşil çay, binlerce yıldır Çin’de, Japonya’da ve Hindistan’da tıbbi amaçlarla kullanılıyor. Güçlü bir antioksidandır ve içerisindeki mükemmel bileşenler insan sağlığı için çok faydalıdır. Etken maddeleri kateşinler,  bir takım flavonoidler ve polifenollerdir. Aslında siyah çay ile bitkiden üretilir ama siyah çay fermantasyona uğradığı için içindeki antioksidan maddeleri büyük ölçüde kaybeder. Yeşil çayın iki -üç dakika demlenerek, günde 2-3 bardak içilmesi tavsiye ediliyor.

Bana doktorlarım tarafından söylenen önemli bir şey var; herhangi bir gıdayı ya da içeceği devamlı tüketmemeli ve çeşitli besinler ile beslenmeye özen göstermeliyiz.