6 Haziran 2011 Pazartesi

LÖSEV'E 2.EL GİYSİ VE OYUNCAK BAĞIŞI

Lösev İstanbul ofisi ile görüştüm, 2.el giysi ve oyuncak kabul ediyorlar. Ancak giysilerin yıpranmamış, oyuncakların da bozuk ya da kırık olmaması gerekiyor. Evde büyük koliler hazır duruyor, kolileri  kullanmayacağımız giysiler ve oyuncaklarla doldurmaya başladık. Koliler hazır olunca, Lösev İstanbul ofis adresine elden teslim edeceğim. Eğer sizde bu konuda 'ben de varım' diyorsanız bana e-posta ile ulaşabilirsiniz.

4 Haziran 2011 Cumartesi

ZERDEÇAL, YEŞİL ÇAY VE KIRMIZI ŞARAP ÜZERİNE KISA NOTLAR: ANTİ KANSOREJEN

Zerdeçal: Etken maddesi biyolojik olarak zerdeçala aktiflik kazandıran 'kurkumin' (curcumin) molekülüdür.
Kurkumin molekülünün yüksek miktarda antioksidan aktive gösterdiği tespit edildi. 
Kurkumin'in her türlü kanser başta olmak üzere yüzlerce hastalığa iyi geldiği yapılan araştırmalar sonucu kanıtlandı. Günde 2-3 tatlı kaşığı dolusu kullanılması tavsiye ediliyor. Karabiber veya tarçın gibi gündelik kullandığımız baharatların arasına zerdeçalı ekleyerek, her türlü sebze yemeği, çorba, tavuk/et yemekleri ve salatalarda kullanarak mutfağımızın vazgeçilmezi yapabiliriz. Zerdeçal'ı herhangi bir aktarda toz veya kök şeklinde bulabilirsiniz. 


Kırmızı şarap: Güçlü bir antioksidan deposu olan resveratrol, üzüm, ahududu, kızılcık ve fıstık gibi besinlerden elde ediliyor. Şaraba rengini verdiği bilinen resveratrol maddesi kanser ilaçlarının daha etkili ve kemoterapi sürecinin daha verimli geçmesini sağlıyor. Doktorunuza tüketebileceğiniz miktar konusunda danışmalısınız. Ayrıca siyah üzümü çekirdeği ile tüketmenin çok faydalı olduğunu söylemeliyim.


Yeşil çay: Yeşil çay, binlerce yıldır Çin’de, Japonya’da ve Hindistan’da tıbbi amaçlarla kullanılıyor. Güçlü bir antioksidandır ve içerisindeki mükemmel bileşenler insan sağlığı için çok faydalıdır. Etken maddeleri kateşinler,  bir takım flavonoidler ve polifenollerdir. Aslında siyah çay ile bitkiden üretilir ama siyah çay fermantasyona uğradığı için içindeki antioksidan maddeleri büyük ölçüde kaybeder. Yeşil çayın iki -üç dakika demlenerek, günde 2-3 bardak içilmesi tavsiye ediliyor.

Bana doktorlarım tarafından söylenen önemli bir şey var; herhangi bir gıdayı ya da içeceği devamlı tüketmemeli ve çeşitli besinler ile beslenmeye özen göstermeliyiz. 


2 Haziran 2011 Perşembe

David Servan-Schreiber: Fransız bir nörolog - Psikiyatri Profesörü



Fransız bir nörolog. Psikiyatri Profesörü. Bilim insanı. 31 yaşında beyin kanseri. İki ameliyat. Kemoterapi ve radyoterapi. Şimdi 50 yaşında. Yazar. Bir çok kitabı var. Söyleyecek çok şeyi var.
İyi beslenme ile kanserden korunabildiğini anlatıyor. Doğal savunma mekanizmalarını harakete geçirmenin yollarını gösteriyor. 'Anti Kanser' adlı kitabı Varlık yayınlarında.

http://www.youtube.com/watch?v=2lwiQm5QaTs&feature=related

1 Haziran 2011 Çarşamba

Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi...

İYİ Kİ VARSINIZ... YANIMDASINIZ...
SEVGİ EN İYİ İLAÇTIR...
ZORDA BERABER...
SIMSIKI...
HEP BERABER...

31 Mayıs 2011 Salı

Kendi Everest'inize Tırmanın - Hayatın içinde kendi yerinizi arayın - Nasuh Mahruki

Bu kitap benim için niye önemli önce onu açıklamalıyım. Geçirdiğim üç ameliyattan sonra kitapçıya gidip aldığım ilk kitap. Nasuh ve ben aynı ilkokul, orta okul, lise ve üniversite'den mezunuz. İlkokul'dan başlayarak Üniversite'den mezun olana kadar benzer şekilde yetiştirildiğimiz için değil, bir Türk olarak onun başarılarıyla ve azmiyle gurur duyuyorum. Nasuh'un bu kitabını okumanızı tavsiye ediyorum çünkü biliyorum altını fosforlu kalemle çizeceğiniz çok satır ve satır arası bulacaksınız bu kitapta.

Yolun açık olsun Nasuh...   

Tedavi sürüyor... Kemoterapi alan hastalar nasıl beslenmeli?

Kemoterapi alan hastaların düzenli beslenmeleri şart çünkü vücudun sağlıklı gıdalar almaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Şehirde yaşayan bir çok insanın ayaküstü geçiştirdiği öğünlerden uzak durulmalı ve sebze-meyve tüketimine özen gösterilmelidir. Çocukluktan getirdiğimiz beslenme alışkanlığının rolü çok büyük çünkü alışkanlıklarımızı değiştirmek zannedildiği kadar kolay olmuyor. 
Benim bu dönemde en çok tükettiğim besinler sebzeler, meyveler,otlar,baklagiller,balık ve kuruyemişler. Süt ve süt ürünlerini sevmeme rağmen biraz daha uzak durmaya çalışıyorum. Yoğurt ve peyniri dengeli bir şekilde, et ürünlerini haftada bir defa tüketiyorum. Beyaz şeker içeren hiçbir besini yemiyorum. Şekeri meyvelerden doğal olarak alıyorum. Çayı ve kahveyi herzaman olduğu gibi şekersiz içmeye devam ediyorum.
Biliyorum kemoterapi tedavisi yan etkileri nedeniyle iştahsızlık, bulantı, tat almama, şişkinlik, ağız yaraları, diyare, peklik gibi sorunlar olabiliyor ama mümkün olduğunca şifa niyetine iyi ve düzenli beslenmeliyiz.

Sizlere bir kaç tavsiyem var;
  • Yeşil sebzeleri daha çok tüketin. (kansere karşı savunma silahları tüm yeşil sebzeler)
  • Hergün bir kaç porsiyon farklı meyve tüketin.
  • Sarı ve turuncu sebze ve meyveleri ihmal etmeyin. (vitamin C, pigment ve aroma içerirler, çok güçlü antioksidanlardır.)
  • Kırmızı sebze ve meyveleri mutfağınızdan eksik etmeyin. (Kansere karşı vücudu koruyan enzimleri harakete geçirirler - siyah üzüm, çilek, nar, kiraz, böğürtlen, yaban mersini, kırmızı erik, pancar, kırmızı biber, patlıcan)
  • Öğünleri salatasız geçirmeyin.
  • Salataya, çorbaya, istediğiniz herşeye zencefil, zerdeçal, tarçın, keten tohumu (taze veya toz) ekleyin.
  • Yulaf ezmesi ya da lapasını ihmal etmeyin.
  • Mevsiminde balık tüketin.
  • Kabuklu kuruyemişleri tercih edin. (badem, Antep fıstığı, yer fıstığı, ceviz, fındık)
  • Kuru meyveyi düzenli tüketin.(kayısı, erik, incir, dut, üzüm, pestil)
  • Kırmızı et haftada bir veya iki kez kadar tüketin.  
  • Yeşil çay 2-3 bardak için 
  • Beyaz şeker ve tatlandırıcıları unutun.
  • Tam buğday ya da çavdar ekmeğini tercih edin.
  • Zeytinyağından vazgeçmeyin.
  • Sarımsak ve soğansız kalmayın.
  • Baklagilleri ve lif içeren diğer besinleri (tahıllar) sık tüketin.( sindirim sistemini rahatlatır)
  • Patatesi kabuğuyla öğünlerinize katın. (esas besin değeri kabuğunda bulunuyor)
  • Keklerde veya kurabiyelerde şeker yerine doğal pekmez kullanın. 
  • İştah açan bir sofrada sevdiklerinizle yemek yemeye özen gösterin.
  •  

29 Mayıs 2011 Pazar

Hayat çetele tutmak değildir...

Hayat;
Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın,
çıkıyor olduğun veya çıkacağın demek de değildir.
Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın,
kimlerin seni sevdiği de değildir.
Hayat, ayakkabıların, saçın, derinin rengi de değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Aslında hayat; notlar, para, giysiler,
girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir.
Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat;kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı,
başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir.
İnsanlar için en kötüsü dost edinememek,
ondan daha kötüsü ise dost kaybetmektir.
Charles Eguone  
(Çok sevdiğim hocam Nevin Pekşen'den bana gönderilen bir e-postayı aynen yayınlıyorum. Senden öğreneceğim daha çok şey var hocam)

28 Mayıs 2011 Cumartesi

İŞTE BAHSETTİĞİM 'AKILLI BOMBA' GELİYOR...PROF.DR FATİH UÇKUN'UN HEDEFLİ İLACI LÖSEMİYE ÇARE OLABİLİR!

Nanoteknolojiyi kullanarak lösemi için geliştirdiği “Akıllı Bomba” çalışması ile dünya gündemine oturan Prof. Dr. Fatih Uçkun, kendi yaptığı 9 ilacı mini torbacıklar içine yükleyip bir füze gibi kanserli bölgelere göndererek dokulara zarar vermeden kanserli hücreleri öldürecek.

Kendisine yöneltilen soru ve cevabı: Gelistirdiğiniz Lösemi kanseri için “Akıllı Bomba” çalışmanız bütün dünyada takdir topladı. Dikkatleri üzerinize çektiniz. Çalışmanız hakkında bilgi verebilir misiniz? Gerçekten bu gelistirdiğiniz ilaç lösemiyi nasıl etkileyecek?
Bu çalışmamız nanoteknolojinin kansere karşı kullanılması ile ilgili. Burada amaç kanser hücrelerini öldürebilecek ilaçları 10-100 nanometre (1 nanometre 1 milimetreden 1 milyon defa daha küçüktür) çapında mini torbacıklar içine yükleyip bir füze gibi yalnızca kanserli hücrelere göndermek ve normal dokulara zarar vermeden kanserli hücreleri “bombalamak.”
Geliştirmiş olduğum 9 ayrı kanser ilacı bu şekilde formüle edilecek. Kanser araştırma grubum ABD Ulusal Kanser Enstitüsünün Ulusal Nanoteknoloji Müttefikleri (Alliance) çatısı altında faaliyet göstermektedir. Birinci ilaç için ABD Sağlık Bakanlığından toplam 4 milyon dolarlık iki fon tahsis edildi. Diğer ilaçlar için de görüşmelerimiz çok olumlu bir şekilde devam ediyor. Amacımız, hedefe yönelik ilaçlarla kanserin tedaviye direnç mekanizmasını felce uğratmak. Hedef aldığmız kanserler: Çocukluk çağı kanserleri (lösemi, beyin tümörleri, neuroblastom); meme kanseri, prostat kanseri, kalın barsak kanseri ve akciğer kanseri.

Detaylı bilgi için: http://www.kanseritedaviet.com/2010/09/fatih-uckun-hedefli-ilaci-losemi-care.html

24 Mayıs 2011 Salı

Onur'umuzu Savunuyoruz - Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu Soruşturuluyor - Yargılanıyor - Susturuluyor

O bir bilim insanı... Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu soruşturuluyor.
İnsanlık için kutsal bir görev yaptığı için sorgulanıyor, gerçek bir doktor olarak insan sağlığını korumaya çalıştığı için sorgulanıyor, halkı bilgilendirdiği için sorgulanıyor, endüstri yoğun bölgelerde yaşayanlarda ölümlerin kansere bağlı olarak arttığı ile ilgili araştırma yaptığı ve çözüm önerileri sunduğu için sorgulanıyor.
Aşağıdaki bağlantıda detayları bulabilir ve destek vermek için imza kampanyasına katılabilirsiniz.

http://www.onurumuzusavunuyoruz.org/


Onur hoca'yı saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.


23 Mayıs 2011 Pazartesi

Eşten dosttan gülümseten mesajlar

Güzelim benim, sarılıyorum sana kocaman kocaman. Böylesine  güçlü olduğunu görmek öyle güzel ki... Herşey geride kalacak buna inancım senin şahane yaşam gücünle beni buna bir kez daha yürekten inandırdı. Hergün evet bir hediye, senin güzel yüreğin de hayata ve seni tanıyan insanlara hediye bunu hep hatırla...

Zuzzzzzuuuu ne güzel bir blog bu böyle…

Oldu Ahucum şimdi! Ne güzel yazmışsın... Süpersin biliyor musun, sana hayranlık ve saygı duyuyorum. Sevgiler, güzellikler...

Canım ne kadar güzel ve içten  yazmışsın öyle. Bende tam odanın önünden geçtim, aklıma geldin, mesaj atsam mı acaba dedim, senden mail geldiğini görünce şoka girdim.

Ahu’cum seni çok özledim inan her sabah seni düşünüyorum bundan emin olabilirsin J Ofiste de bana öğretmenler gününde yaptığın deniz kabuklu çerçeve her zaman benimle... Ameliyatın üzerinden 6 ay geçmiş olduğunda sana vereceğim başka şeyler de var... En kısa zaman zamanda ziyaretine geliyorum emin olabilirsin... Blog’unu da çok beğendim.

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Kemoterapi tedavisinin kaç gün arayla uygulanacağına onkoloğunuz karar veriyor ama (hemogram) kan sayımı testindeki sonuçlara göre ertelenebliyor...

Onkoloğum kemoterapi tedavisinin bana 21 gün arayla uygulanmasına karar verdi. 6 kür uygulanacaktı.
1. 2. ve 3. kürde (hemogram) kan sayımı testinde ki değerlerim normal seviyedeydi.  Ancak 4.kür uygulanmadan önce yapılan kan sayımındaki değerlerde düşme olduğu için tedavi günüm ertelendi. Derken diğer kürlerde ertelenmiş oldular. Bu olası bir durum ama yine de moral bozabiliyor. İşte o zaman, hastanın temiz havaya çıkması (oksijen oranı yüksek yerlerde bulunmaya çalışmak), yürümesi (günlük 30 dakika), sevdikleriyle vakit geçirmesi, zevk aldığı bir şekilde kendini dinlendirmesi ve çok iyi beslenmesi gerekiyor.
Erteleme bazen birkaç gün, bazen haftalarca oluyor. Tedavi olması gerektiği gibi ancak planlanan zaman çizelgesine uygun yapılamıyor. Genellikle 3.kürden sonra vücut daha yorgun düşmeye başlıyor, mücadele hızlanıyor. Bu dönemde dinlenmeye ve sağlıklı beslenmeye özen göstermek gerekiyor.
Herşey güzel olacak...

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Her haliyle hey hayat! Bir de şapkasız gözlüksüz çıkmam hallleri :)


KUCAKLARIM BÖYLE HAYATI




RENKLİ PIRILTILI OLURUM 








SEVERİM HER HALİNİ HAYATIN



17 Mayıs 2011 Salı

Herkes seni seviyo...

Dün bir arkadaşıma mesaj yazarken bazı sıkıntılarımdan bahsettim. Kısa bir süre sonra cevap geldi.
'Herkes seni seviyo' diye yazmış.
Hemen ardından ' bu ne demek? ' diye geri cevap yazdım.
O da 'işin olumlu tarafına bak demek' diye cevapladı.
Öyle bir güç verdi ki bana bu mesajı, hiçbir ilacın yapamadığını yapar sevgiyle sarmalanmak.
Hani demiştim ya daha evvel yazdıklarımdan birinde -uzaklar yakın, yakınlar uzak oluyor bazen- diye...

Meğer uzaklar ne kadar da yakınmış.




Daha çok gülümseyin:) Hatta sizi güldüren insanlarla daha çok vakit geçirin. Gülmek hücrelerimize iyi geliyor!


Gülmek, güldürmek... Çok eski dönemlere dayanan bir tedavidir. Bilimsel olarak ispatlanmamışsada gülmek eylemi stresi azaltıyor, hem dolaşım hem de bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Gülerken solunum artıyor dolayısıyla oksijen artıyor ve kalp hızı artıyor. Dolaşımın düzenlenmesine yardımcı oluyor.
Gülün, hatta bence kahkaha atın ve lütfen sizi güldürebilen insanlarla daha çok vakit geçirin. İlaç gibi gelecek göreceksiniz!!!






Deniz kabuklarım ve diğerleri - Hobi değil de bir çeşit 'dışavurum' oyunu diyelim...

Evet herkesin bir hobisi olmalı, severek uğraştığı bir şey. Ne olduğunun aslında hiç te önemi yok.
İnsanın ruhuna iyi gelen neyse onun adı 'o'.
Hayata bir şeyler katmak için, yaratmak için, tüketici değil üretici olmak için.
Hiçbir deniz kabuğunu satın almadım bugüne kadar, hepsini kendim topladım. Onun zevki başka... Deniz kabuklarım sayesinde o kadar çok kıyı ve kumsalda dolaştım ki...
Devam...





16 Mayıs 2011 Pazartesi

Port katater sistemi

Port katater nedir? (Çeşitli web sayfalarında bilimsel açıklamaları var)
Bana sorarsanız, kemoterapi gören hastalara daha konforlu bir ilaç verme yöntemidir. İlaçlar koldan ya da elden herhangi bir damar yoluyla verileceğine, çoğunlukla sağ gögüs bölgesine lokal anestezi ile yerleştirilen port katater yoluyla veriliyor. Bu sistem hastayı daha rahat ettiriyor diye düşünüyorum.
'Port' aslında ingilizce bir kelime. Tam Türkçe karşılığı liman demek, bağlantı noktası, giriş kapısı anlamında... 
Kataterin bir ucu kalbe giden büyük damarlardan birine yerleştirildikten sonra diğer ucuda porta bağlanıyor. Bu yolla ilaçlar büyük bir damardan vücuda yayılıyor. Limandan yolculuğa çıkılıyor yani.

Komik bir hikaye bu... ve gerçek.


7 Şubat 2011 Pazartesi ilk kemoterapi tedavisi olmaya hastaneye gittiğimde, hemşire gelip ameliyat için hazırlanmam gerektiğini söyledi.
Hemşire: Az sonra ameliyat için hazırlanmalısınız.
Ben: Bu mümkün değil.
Hemşire: Görevli arkadaşlar odanıza sizi almaya gelecekler biliyorsunuz. Ameliyathane saat sekiz için ayrıldı.
Ben: Ben ameliyat falan olamam bir daha. Genel anestezi söz konusu değil.
Hemşire: Lütfen sakin olun. Oturun tansiyonunuza bakalım.
Ben: Lokal anestezi ile kısa bir operasyon diye düşünmüştüm.
Hemşire: Telaşlanmayın. Tansiyonunuz yükseliyor...
Ben: Bana anestezi bölümünden birini çağırın hemen, durumu bana anlatsın, port katater nasıl takılacak açıklasın. Yoksa aşağı inmeyeceğim.
Hemşire: Hemen çağırıyorum.

Odaya anestezi ekip lideri geldi ve ameliyatın nasıl olacağı ile ilgii tüm detayları anlattı. İkna olmuştum. Sonra hangi şarkıcıları sevdiğimi sordu. Çocuk gibi sevindim. Bana ameliyathanede en sevdiğim şarkıları çaldılar, bir yandan sohbet ediyorduk, bir yandan şarkı söylüyordum hem de araba kullanırken en sevdiğim şarkılar... sanki bu kez gideceğim yolları bilmediğim bir yolda ilerliyordum.
'Masal bu ya oldu ya cezbime tutuldu ya....'  'Binlerce dansöz var...' Tabii ki Yaşar ve tabii ki Serdar Ortaç.

Ben ise bu aralar 'Acıtmıyor sevdan'ı dinliyorum Yaşar'dan:)  
Port katater oldukça rahat ve gerçekten acıtmıyor.

10 Mayıs 2011 Salı

İyi günde kötü günde... hastalıkta sağlıkta...

Ailem, ikizim, dostlarım, arkadaşlarım ve öğrencilerim hep yanımda. Hepsi ayrı ayrı sevgiyle ilgiyle sarmalıyorlar beni. Belki de biliyorlar sevginin en iyi ilaç olduğunu.

Bir de ne oldu biliyormusunuz? En yakın bildiklerim en uzak oldular, hiç beklemediklerim de kapıyı çaldılar. Bu nasıl bir çelişkidir diye düşündüm ve işin içinden çıkamayınca da 'hayat' böyle birşey işte deyiverdim. Bunlarla kafamı meşgul edemeyecek kadar meşguldüm zaten.




Hatırlıyorum da ilk ameliyatımda, hayatımdaki ilk anestezi etkisi altında seslerini duyuyor gibi oldum çocukların. Sanki etrafımdaydılar ya da ben sınıftaydım. 'Kapıdalar mı?' diye sordum. Henüz ayılamamıştım. O sırada, ellerinde çiçek buketleriyle içeri girdiler. Rüya mı gerçek mi sonradan ayırt ettim. Gerçek olduğu içinde gözlerim buğulandı aniden sonra birkaç damla yaş geldi gözlerimden sadece mutluluktan.


Ayakta dimdik olmak için ne kadar çok sebebim vardı...

25 Nisan 2011 Pazartesi

Tedavi sürüyor...

Kemoterapi tedavisi kolay bir tedavi değil. İnsanı yoran, bitkin bırakan, vücut dengesini alt üst edebilen bir gücü var. Bir çok yan etkisi olabiliyor ve bu etkilerin hepsi kişinin vücudunun ilaçları nasıl kabul ettiği ile ilgili... Sizin hissettiğiniz bir yan etkiyi, bir diğer hasta hissetmeyebiliyor. Bunun belli bir kuralı yok.
Kemoterapi ilaçlarını vermeden olası yan etkileri kontrol altına almak için bir takım ilaçlar veriyorlar serum yoluyla. Ama vücudun bunlara nasıl tepki vereceğini ancak siz yaşayarak anlıyorsunuz.

Bana söylenen genel yan etkilerden bir kısmı hiç olmadı, bir kısmı oldu.15. günde saçlarım döküldü ve sıfır numara kazıdım. Oysa daha geç döküleceği söylenmişti.

Bu ilaç tedavisi kötü hücre oluşumlarını yoketmeye çalışırken tabi ki sağlıklı hücreleride yok ediyor. Çünkü ilaçlar hangisinin kötü hücre hangisinin sağlıklı hücre olduğunu ayırt edemiyor.

Bu konuda ki araştırmalar devam ediyor. 'Akıllı bomba' dedikleri bir ilaç tedavisi üzerinde çalışıyorlar, akıllı işler yapmak üzere...

15 Nisan 2011 Cuma

Her süpriz güzel değildir...

Süprizler bazen kötü olabiliyor, şaşırtıyor, üzüyor, ya da aklını karıştırıyor insanın.
Ne olursa olsun inanmakla başlıyor herşey.
İyiye inanmak, güzele inanmak...
Zihin denen o mucizevi şeyi ferah tutup, bedeni sağlıklı tutmak.

29 Aralık 2010 sabaha karşı uyandım. Saat 02:00. Annem ambulans çağırdı, hastaneye gittik.Yapılan tahliller sonucu acil ameliyata alacaklarını söylediler.
30 Aralık 2010 sabah saat 08:00 de ameliyat oldum. Over kanseri teşhisi konuldu. Ameliyatın devamı olarak ikinci tamamlayıcı bir ameliyat yapılacak ve ardından kemoterapiye başlanacaktı. İkinci ameliyatı 11 Ocak 2011 günü oldum. Kemoterapiye 7 Şubat 2011 de başlandı. Devam ediyor...

ve  herşey güzel olacak...